Ortopedi ve Ağrı Yönetimi

Ortopedi kavramı altında sadece cerrahi müdahaleler anlaşılmamalıdır. Birçok ortopedik hastalık cerrahi müdahaleye gerek kalmadan önlenebilmekte ve yönetilebilmektedir. Bu süreç yavruluk döneminde başlamakta ve ihtiyarlığa kadar devam etmektedir. Yavruların ikinci aydan itibaren kontrollerine başlanarak bu kontrollerin ergenliğe kadar sürdürülmesi gerekmektedir. Beslenme, genetik ve egzersize bağlı gelişen rahatsızlıkların bu şekilde önüne geçmek ve ilerleyen yaşlarda oluşabilecek kronik problemleri zamanında tespit etmek ve bunları engellemek mümkündür. Bunun için düzenli kontrollerin, kilo takiplerinin, yürüme analizlerinin yapılması şarttır. Bütüncül bir yaklaşım içerisinde hareketin kas ve iskelet sistemi üzerindeki etkileri değerlendirilerek bununla ilgili önleme ve tedavi yöntemleri geliştirilebilmektedir. Bazen bir kas tutulması yıllarca sürerek tüm omur üzerinde etkisini gösterir ve buralarda farklı bozulmalara neden olabilir. Bir kalça çıkığının yalnızca kalçada değil diz, omurlar ve hatta boyun omurlarında da hasar yaratabileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Bunlarla birlikte ortaya çıkan ağrı durumun daha da kötüye gitmesine neden olmaktadır.

Ağrının ortadan kaldırılması tek başına birçok ortopedik hastalığın iyileşme sürecine girmesi için yeterli olmaktadır. Ağrı yönetiminde ilaç, Homeopati, Manuel terapi, Lazer Akupunktur ve Altın Akupunkturu kliniğimizde başarı ile uyguladığımız ve ön plana çıktığımız çalışma konularımızdandır. İlerleyen yaşlarda organ yetmezliklerinin de ortaya çıkabileceği düşünülürse uzun süreli ilaç kullanımlarının getirebileceği olumsuzluklar göz ardı edilmemelidir. Bazen cerrahinin bile çok etkili olamayacağı durumlarda ağrı yönetimi ile hastalar inanılmayacak derecede konforlu yaşamlarını sürdürmelerini sağlanabilmektedir. Bu konu ile ilgili her gün yeni teknikler ve gelişmeler takip edilerek kliniğimizde uygulanmaktadır.

Fizyoterapi

Fizyoterapi beşerî hekimlikte, özellikle kas iskelet ve sinir sitemi hastalıklarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Ülkemizde ise hayvanlarda uygulaması yaygın olmamakla ve bilinmemekle beraber kliniğimizde fizyoterapi yöntemlerinden bazıları uzun zamandır kullanılmaktadır. Fizyoterapi, operasyon sonrası ve felçli hastalarda sıkça kullandığımız, olmazsa olmazlarımız arasında yer almaktadır. Hastanın patolojisine uygun olarak fizik tedavi protokolleri oluşturularak gerek tarafımızdan gerekse hasta sahibi ile birlikte uygulamalar öğretilerek hastaya bu yöntemler etkin bir şekilde uygulanabilmektedir.